11 Kasım 2016 Cuma

TİYATRO : ŞAHANE ZÜĞÜRTLER

ŞAHANE ZÜĞÜRTLER
Yazan : Jacques DEVAL
Çeviren : Asude ZEYBEKOĞLU
Yöneten : Haldun DORMEN
Sahne Tasarımı : Barış DİNÇEL
Kostüm Tasarımı : Canan GÖKNİL
Işık Tasarımı : Özcan ÇELİK
Efekt : Serkan YAVŞAN
Yönetmen Yardımcısı : Ceylan ÇETE, Doğan ŞİRİN, Emel BERTAN, Begüm YAZICIOĞLU
Oyuncular
  • Barış Çağatay ÇAKIROĞLU
  • Buğra Can ILDIRIŞIK
  • Can BAŞAK
  • Can DOĞAN
  • Ceylan ÇETE
  • Çağrı Özgür HÜN
  • Dilay TAŞKAYA
  • Engin AKPINAR
  • Hakan GÜNER
  • Müge AKYAMAÇ
  • Onur ŞİRİN
  • Özgün AKAÇÇA
  • Süeda ÇİL


Konusu : Rusya'daki devrimden sonra pek çok Rus asilzadesi batı ülkelerine kaçtı. Ouratieff çifti de bu ailelerden biridir. Çar'a ait yüklüce bir serveti de beraberinde getiren çift bu paraya dokunmaz, çeşitli evlerde hizmetçilik ve uşaklık yaparak hayatlarını sürdürmeye devam ederler. Ancak bu parada herkesin gözü vardır ve Ouratieff çifti parayı korumak için büyük bir gayret içindedir. Neticede, çok büyük bir servete hükmetmekle beraber yoksul bir hayat yaşayan çiftin başına akıl almaz olaylar gelir. Fransız bulvar tiyatrosunun öncülerinden aktör, yazar ve yönetmen Jacques Deval'in 1933'te yazdığı komedi.

KÜLTÜR NOKTASI YORUMLARI
İzlenme : 2 Kasım 2016 Çarşamba - Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi

Oyun ve oyunculuklar oldukça başaarılı, iyi ki izlemişim dediğim tiyatrolardan bir tanesiydi. Oyun esnasında seyirci karşısında dekor değiştirmeleri ve bunları gerçekleştirirken de uşak ve hizmetçinin kapalı durumda olan perdenin önünde rol sergilemeye devam etmeleri gayet başarılı bulduğum bir kurguydu. Oyunun içerisinde de perdenin önünde yapılan dinleme hareketlerinin dahil edilmesi oldukça bütünsel bir oyun ortaya çıkarmıştır.
Genel olarak oyunların sonundaki selamlama sahnelerini iple çekerim. Oyuncuların rollerinden çıkıp kendilerine dönmeleri;aradaki büyük farkı görmek beni oldukça etkiliyor. Barış Çağatay Çakıroğlu'nun elbetteki başrol karakterlerine nazaran az replikleri var ancak oldukça başarılı bulmuştum ta ki oyunun sonundaki selamlama kısmında yüzündeki ifadenin çok da değişmediğini görene dek. Süeda Çil de yine zaman zaman beni oldukça güldüren değerli rolü ile oldukça keyifle izlememi sağlamıştır. Elbette Can Başak ve Müge Akyamaç'ın emekleri de yadsınamaz. Genel olarak tüm sahneler oldukça gerçekçi olmakla ve seyirciyi oyunun içerisine çekmekle beraber gitar sahnesinde ilk başlarda gerçekten sahnede gitar çalındığını düşündüğüm ancak saniyeler sonra aslında Müge Akyamaç'ın ritimden yoksun hareketlerle çalarmış gibi yapması o büyüyü dağıtıverdi Oysa ki zannımca dekor arkasında gitar çalınarak o gerçeklik hissi zaten uyandırılmıştı, sadece biraz uyum eksikti.

Favori Oyuncu(lar) : 
    Hakan Güner
  • Hakan Güner : Oldukça başarılı bir performansdı, diğer oyunlarını da izlemek isterim.
    Özgün Akaçça
  • Özgün Akaçça : İlk başta o kadar dikkat çekici bir performans sergilememesine rağmen oyun ilerledikçe performas çıtasını yükseltmiştir.


TİYATRO : HİSSE-İ ŞAYİA (BİR EVLİLİK KOMEDİSİ)

HİSSE-İ ŞAYİA (BİR EVLİLİK KOMEDİSİ

Yazan : Ahmet Nuri SEKİZİNCİ
Yöneten : Tarık ŞERBETÇİOĞLU
Dramaturgi : Gökhan AKTEMUR
Sahne Tasarımı : Eylül GÜRCAN
Kostüm Tasarımı : Sabahat ÇOLAKOĞLU
Işık Tasarımı : Mustafa TÜRKOĞLU
Efekt : Umut YÜZBAŞIOĞLU
Yönetmen Yardımcısı : Çağlar POLAT, Yağmur DAMCIOĞLU, Ertan KILIÇ
Oyuncular
  • Aybar TAŞTEKİN
  • Hikmet KÖRMÜKÇÜ
  • Selma KUTLUĞ
  • Sezia AYDIN
  • Uğur DİLBAZ
  • Yağmur DAMCIOĞLU NAMAK
  • Zeynep GÖKTAY DİLBAZ
  • Zihni GÖKTAY


Konusu : Meşrutiyet dönemi  tiyatrosunun öncü ismi İbnürrefik Ahmet Sekinci'nin oyunu; ayrıldıktan sonra da didişmeye devam eden ve biricik kızlarını bir türlü paylaşamayan ("hisse-i şayia") karı kocanın bitip tükenmek bilmeyen kavgalarını konu alıyor. Şiddetli geçimsizlikle boşanıp yıllarca birbirinden ayrı kalan, her karşılaşmada ezeli-ebedi kavgalarını tekrarlayan, birbirlerine dava üstüne dava açan,  gülünç duruma düşseler de bu didişmeden adeta zevk alan fakat aslında herşeye rağmen birbirini seven karıkocanın ve onların arasında kalan genç kızın öyküsü eğlenceli bir üslupla aktarılıyor.

KÜLTÜR NOKTASI YORUMLARI
İzlenme : 29 Ekim 2016 Cumartesi - Kadıköy Haldun Taner Sahnesi
Her biri birbirinden değerli oyuncuların yer aldığı, yer yer güldüren  keyifli bir oyun. Dekor konusunda şehir tiyatroları yine oldukça başarılı, ilk perde ve ikinci perde birbirinden farklı iki dekorla karşımıza çıkıyor.
Favori Oyuncu(lar) : Zihni GÖKTAY

ÖYKÜ : GÖRÜŞÜRÜZ

GÖRÜŞÜRÜZ


“Tamam ama neden bitti” dedi kadın. Adam, sırıtırcasına yaralayıcı bir gülümsemeyle baktı sadece. “Başka birisi mi var yoksa” diye sordu kadın. “Sebep çok mu önemli” diye yanıtladı adam… İnanmak istemiyordu kadın, denize baktı bir an. Bir gemi geçiyordu uzaktan, bir kuş uçuyordu batan güneşe doğru… Adama döndü kadın. Ayağa kalkmış hesabı ödüyordu adam… “N’olur dur, biraz daha konuşalım” demeyi düşündü kadın. Ama nafile cümleler adeta boğazında düğümlendi, seslenmek istiyordu ancak boğazına sanki yılların acısı birikmişti, birisi boğazına parmak basıp susturuyor gibiydi. Derken gözleri doldu. İçinden “hayır, hayır olmaz saçmalama ona karşı güçsüz durmamalısın” diyordu. Dolan gözyaşlarını taşırmamak için gözlerini kocaman açtı; uğuldayan rüzgarla beraber bir damla gözyaşı, derken bir damla daha… Hızlıca sildi, taşan iki sel misali nefret dolu damlaları, derin bir nefes alıp uzaklara çok ama çok uzaklara baktı. İnsan öleceği zaman yaşadıkları film şeridi gibi geçermiş ya gözünün önünden, ilişki de yaşayan bir varlık sonuçta, onun da ölümü gelmişti. İlişkileri daha ilk doğduğunda o kadar saf ve temizdi ki , tüm şeffaflığı ve güzelliği ile ortada. Hangi kelimeyi seçmek lazımdı acaba sayesinde mi yüzünden mi? Arkadaşı sayesinde yada yüzünden ilk kez sadece ikisi kafede buluştular. İlk buluşmaları saatler sürmesine rağmen her ikisine de dakika mertebesinde gelmişti. İnsan ömrü de öyle değil midir, bebeklik dönemi en neşeli olduğumuz dönem bir bakarsınız birkaç dakika içerisinde büyümüşsünüz adeta. İlişkileri de öylece büyüdü birden. Adam iş için başka şehire taşındı. Oysa ne planlar kurmuşlardı tanıştıkları şehirde yaşayacaklardı. Zordu tabii ki uzaktan ilişki yönetmesi ama o kavuştukları haftasonları yok mu iple çekerlerdi. Zaten kadın da artık adamın yaşadığı şehre taşınacaktı. Derken buluşma periyotları uzadı, derken daha da uzadı. Kadın sezmişti bir terslik olduğunu ama adamın yeni çevresine adaptasyonu diye düşündü. Derken bir vapur sesi… Kadın hafifçe ürperdi, gerçekleri öğrenmek istiyordu ama adamın açıklama yapmayacağı çok açıktı. Her konuda neden-sonuç, mantık ilişkisi arayan kadın bu konuda susup kalmıştı, hak iddia edemiyordu. Sevgi benim hakkım diyebilir miydi ki? Siyah işlemeli çantasını masadan alıp yavaşça ayağa kalktı, karşısında adam varmış gibi “Hoşça kal, görüşürüz…” diyerek vedalaştı ve masadan ayrıldı. Döndüğünde masayı boş gören adam sağına soluna baktı ve kadının kapıdan çıkmak üzere olduğunu fark edip seslendi. Kadına o ses o kadar derinden geliyordu ki tıpkı bir mazi gibi, arkasına bakmadan kapıdan çıktı. Bir daha görüşmeyeceklerine o kadar emindi ki neden görüşürüz diyerek hayali adamla vedalaştı bilemedi, kim bilir belki de varsa mahşerde görüşeceklerdi… “Taksi!”…