11 Kasım 2016 Cuma

ÖYKÜ : GÖRÜŞÜRÜZ

GÖRÜŞÜRÜZ


“Tamam ama neden bitti” dedi kadın. Adam, sırıtırcasına yaralayıcı bir gülümsemeyle baktı sadece. “Başka birisi mi var yoksa” diye sordu kadın. “Sebep çok mu önemli” diye yanıtladı adam… İnanmak istemiyordu kadın, denize baktı bir an. Bir gemi geçiyordu uzaktan, bir kuş uçuyordu batan güneşe doğru… Adama döndü kadın. Ayağa kalkmış hesabı ödüyordu adam… “N’olur dur, biraz daha konuşalım” demeyi düşündü kadın. Ama nafile cümleler adeta boğazında düğümlendi, seslenmek istiyordu ancak boğazına sanki yılların acısı birikmişti, birisi boğazına parmak basıp susturuyor gibiydi. Derken gözleri doldu. İçinden “hayır, hayır olmaz saçmalama ona karşı güçsüz durmamalısın” diyordu. Dolan gözyaşlarını taşırmamak için gözlerini kocaman açtı; uğuldayan rüzgarla beraber bir damla gözyaşı, derken bir damla daha… Hızlıca sildi, taşan iki sel misali nefret dolu damlaları, derin bir nefes alıp uzaklara çok ama çok uzaklara baktı. İnsan öleceği zaman yaşadıkları film şeridi gibi geçermiş ya gözünün önünden, ilişki de yaşayan bir varlık sonuçta, onun da ölümü gelmişti. İlişkileri daha ilk doğduğunda o kadar saf ve temizdi ki , tüm şeffaflığı ve güzelliği ile ortada. Hangi kelimeyi seçmek lazımdı acaba sayesinde mi yüzünden mi? Arkadaşı sayesinde yada yüzünden ilk kez sadece ikisi kafede buluştular. İlk buluşmaları saatler sürmesine rağmen her ikisine de dakika mertebesinde gelmişti. İnsan ömrü de öyle değil midir, bebeklik dönemi en neşeli olduğumuz dönem bir bakarsınız birkaç dakika içerisinde büyümüşsünüz adeta. İlişkileri de öylece büyüdü birden. Adam iş için başka şehire taşındı. Oysa ne planlar kurmuşlardı tanıştıkları şehirde yaşayacaklardı. Zordu tabii ki uzaktan ilişki yönetmesi ama o kavuştukları haftasonları yok mu iple çekerlerdi. Zaten kadın da artık adamın yaşadığı şehre taşınacaktı. Derken buluşma periyotları uzadı, derken daha da uzadı. Kadın sezmişti bir terslik olduğunu ama adamın yeni çevresine adaptasyonu diye düşündü. Derken bir vapur sesi… Kadın hafifçe ürperdi, gerçekleri öğrenmek istiyordu ama adamın açıklama yapmayacağı çok açıktı. Her konuda neden-sonuç, mantık ilişkisi arayan kadın bu konuda susup kalmıştı, hak iddia edemiyordu. Sevgi benim hakkım diyebilir miydi ki? Siyah işlemeli çantasını masadan alıp yavaşça ayağa kalktı, karşısında adam varmış gibi “Hoşça kal, görüşürüz…” diyerek vedalaştı ve masadan ayrıldı. Döndüğünde masayı boş gören adam sağına soluna baktı ve kadının kapıdan çıkmak üzere olduğunu fark edip seslendi. Kadına o ses o kadar derinden geliyordu ki tıpkı bir mazi gibi, arkasına bakmadan kapıdan çıktı. Bir daha görüşmeyeceklerine o kadar emindi ki neden görüşürüz diyerek hayali adamla vedalaştı bilemedi, kim bilir belki de varsa mahşerde görüşeceklerdi… “Taksi!”…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder