8 Mayıs 2017 Pazartesi

KİTAP : KRİSTAL DENİZALTI

Kitap Adı : KRİSTAL DENİZALTI
Yazarı : Ahmet ALTAN
03.05.2017*08.05.2017
Bu kalemi gerçekten takdir ettiğimi, kendimden bir parça bulduğumu kitabın arka sayfasını okurken hissettim. Eminim ki sizlerde kendinizden bir parça bulacaksınız bu derin cümlelerde...
Bazen en büyük öfkeyi en çok sevdiklerimize duyarız.
Bazen en yakınlarımız en çok acıtır canımızı.
Bazen en tutkulu aßkla bağlı olduğumuzdan en vahßi intikamı almak isteriz.
Bazen kendi duygularımızdan bile kußkuya düßeriz.
Bazen sevdiğimiz kußkulandırır bizi.
Sevgiyi, aßkı, mutluluğu saf ve lekesiz bir biçimde ele geçirmeyi baßaramayız.
Hayat, bütün izlerin birbirine karıßtığı ürkütücü bir ormana benzer bazen.
Böyle zamanlarda bir ses, bir ißaret, bir yardım ararız yaßadıklarımızı ve bize yaßatılanları anlayabilmek için.
Bizim yaßadıklarımızı baßka yaßayanlar var mı merak ederiz.
Bu kitap, insan duygularının karmaßıklaßıp belirsizleßtiği ilißkileri, o ilißkilerin içinde her an biçim değißtiren duyguları, içimizi yaralayan kıskançlığı, kendi mutluluğumuza kendi seçimlerimizle engel olduğumuz anları, kararsız kalmanın korkunç bir karar olarak hayatımıza yansımasını, ßehvetin ruhumuzu zaptettiği o karanlık çağıltıyı, kimi zaman ele geçirdiğimiz mutluluğun ıßıltısını, o mutluluğu kaybetmemize yol açan hatalarımızın geçmißimize uzanan kökleri anlatıyor bize.
İlk sayfasını okumaya basladığımda ise daha ilk sayfadan kendime alınabilecek notlarımın olması cabası...
KÜLTÜR NOKTASINDAN SEÇMELER
7/159 'Biz birbirimizin hiçbir seyi olmayacaktık, ama her seyi olduk' diye yazmıstı Alman siirinin Zeus'u. (Goethe)
9/159 'Ben senin her seyin olacağım' açgözlülüğü, sevdiğin insanı kendi varlığınla sarıp dünyadan kopartarak, yalnızca kendine ait, baskalarının giremeyeceğinden emin olduğun bir kapalı bahçe haline getirme arzusunun boğuculuğu, kimse kimsenin 'her seyi olamayacağından' sonunda insanı sıkıntıyla bunaltarak, karsındakinin 'hiçbirseyi olmama' isteğine sürüklüyor herhalde.
Tersine bir yolculuk varmıs gibi gözüküyor.
Hiçbir seyi olmamaktan baslarsan, o genis özgürlük meralarından 'her seyi olmaya' ulasabiliyorsun.
Her seyi olmaktan  baslarsan, kısa zamanda gideceğin yer 'hiçbir seyi olmamak' oluyor.
Hiçbir seyden baslayan macera artarak, çoğalarak, genisleyerek büyüyor.
Her seyden baslayan ise sürekli eksilmeye, azalmaya, sonunda yok olmaya mahkum gözüküyor.
'Birbirlerinin herseyi olmak', gelip bir sınıra dayanmanın, her türlü hareketten, kıpırtıdan yoksun iki kisilik bir hapishanenin temelllerini atmanın parolasına dönüsüyor.
Sanırım, yeryüzünde birbirini seven hiç kimse 'birbirinin hiçbir seyi' ya da 'birbirinin her seyi' olmayı becerememistir, ikisi de imkansızdır çünkü.
Birbirinizi seviyorsanız 'birbirinizin hiçbir seyi' olarak kalamazsınız * sevgi hareket eder, yürümek, ilerlemek, 'her seyi olmaya' doğru gitmek ister* sonunda 'her seyi olursanız', ondan sonrası bir ayrılık mektubudur ya da daha fenası, bir sıkıntı ve kaçıs.
17/159 İyi haberlere inanmakta güçlük çekersin, kötü haberlere ise inanmaya ise hemen hazırsındır.
Kıskançlık baßladıktan sonra kußku kesin dißleriyle öyle kemirir ki içinde herhangibir ßeye inanabilecek sağlam tek bir yapı bile kalmaz* uçurumlarla dolar zihnin* inanmak istediğin, inanmaktan sevinç duyacağın her haber, her bakıß, her söz, her gülümseme, aynı kuyrukluyıldızlar gibi, bir anlık bir ıßıkla parladıktan sonra o uçurumlara doğru kayıp kaybolur.
Ne gariptir, seni sevindiren o gülümseyißi görüp o sözü duyduktan sonra, o bir anlık sevinci yaßayıp da ardından kaybedince kußkuların eksileceğine daha da artar, o gülümseyißin senß aldatmak için olduğunu düßünürsün, bu sefer kußkularına düßmanlık da karıßır.
Ve bir insanın birini hem sevip hem de ona düßmanlık duyması kadar taßıması zor bir duygu ikiliği, inanın az bulunur.
20/159 Ancak kıskançlıktan ve acıdan kurtulurken sevgiden de kurtulduğunu, sevdiğine duyduğun sevginin azalmaya baßladığını hissedersi ki, bu da baßka bir acı yaratır, çünkü insan birini severse onu sevmekten vazgeçme ihtimalini düßünmeye bile tahammül edemez.
28/159 İnsan sevdiğini görmediğinde...
Hayatın içinde, insanların sevmek için görmeye ihtiyaç duyduğuna ßahit oluyoruz* kaybedißler unutußları da getiriyor* bir bedenin aracılığı olmadan bir ruha bağlılığımızı çok sürdüremiyoruz, 'Tanrımız' olmuyor sevdiğimiz* imanımızı çabuk kaybetmeye, bütün inançsızlar gibi sevgimizin sürmesi için bir kanıt görmek istemeye çok yatkınız.
55/159 Hayat, kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır* Babil'in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir.
Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdak kadının terası, manzarası, hayatıdır* hayatın hangi katında durduğunuzu, yanınızdaki kadının durduğu kat belirler.
Hayatınız, seçtiğiniz kadındır.
Bir kadın değil bir hayat seçersiniz çünkü.
79/159 Acaba kaçımız gelecek korkusu yüzünden geleceğimizi kaybettik?
108/159 Her ölümle değißirsin.
Her yok olußla biraz da sen yok olursun.
İnsan ßaßırır ölümü görünce.
Hep beklenmedik bir ßeydir ölüm.
Geleceği hep bilinen, geleceğine hiç inanılmayan bir ßey.
109/159 Ölümün, zamandan alınacak ödünç anların bitmesi olduğunu kavrarsın.
Geri çağırmak için duyulan o müthiß istektir duyduğun acı, o isteğe verilmeyen cevaptır.
110/159 Uzun bir yolculuğa çıkanı çağıranlara cevap veren bir satırdır o:
'Gideceği çok uzun bir yol var, geri çağırmak nafile.'
114/159 Ne zaman kalabalık bir yerde erkeklerin baßları aynı anda kapya dönse, içeri bir borderline tipi kadın girdiğini anlarım
'Borderline' dediği, değißken ve huzursuz bir kißiliği tanımlayan ruhsal rahatsızlığın adıydı.
Meyvelerin bozulmasından lezzetli ve yakıcı içkiler elde edilmesi gibi insanların bozulmasından da baß döndürücü bir çekicilik mi doğuyordu?
Niye Hamlet delirecek olanı, Romeo ölecek olanı, Otello kußkulanılacak olanı, Anna Karenina bencil olanı seçiyordu?
123/159 Kahramanlarının ölümüne ağlayan, yeryüzü tarihinin en muhteßem insanı, bir yapım hatası sayılabilecek kadar büyük bir yaratma gücüne ve Tanrı'nın acıklı bir ßakası sayılabilecek kadar çelißkiye sahipti.(Balzac)
129/159 Gülibrißim ağacı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder