14 Ekim 2016 Cuma

KİTAP : DERİN


Kitap Adı : DERİN
Yazarı: Meltem GÜNER

KÜLTÜR NOKTASINDAN SEÇMELER

  • 44/251: Sevdiklerinin kaybının yarattığı boşluğu hiçbir şey dolduramıyor. Bu hayat bitecek diye mi kıymetli gelir insana? Belki kazadan önce olsa benim de cevabım evet olurdu. Ancak hayatınızı paylaştığınız, size kim olduğunuzu anlatan, mana katan kocanızı kaybediyorsanız, geleceğinizi de gömüyorsunuz. Hayat umut ederek ilerliyor. Umut gittiyse yaşam soluyor. Geleceği olmayanın ölümden korkusu kalmadığından Azrail'i davet ediyor, gel bitir bu işi diye.
  • 54/215: Terk edilmişlik hissini yaşayan bilir. Birisi gidince hayatından, insan kendini değersiz hisseder. O tercih edilmemiş, bırakılmış ve tek başına kalmıştır. Biriktirdikleri, bildikleri elinden alınmış, öylece kala kalmıştır. Terk edilmenin şekli ölüm de olsa farklı hissettirmiyor. Sizin hayatınızdaki yeri boşalmıştır, o en kıymetliniz artık yoktur.
  • 55/251: Terk edildi mi insan benim gibi, ölse dahi affedemez sevdiğini, kala kalmışlığın bir açıklaması olamaz. Sevmek korkutucudur, sevilmek ise anlamsız. Bir şeye, bir insana, bir duruma sahip olmanın sonucu yoktur. Bu hayatın tapusunun kimsenin elinde olmadığını anladığı anda, ta içerilerde bir yerde kendi çocuğuna bile bağlanmaya korkar, bildiklerini kaybeder, tutkuyla emin bir halde sevip ortada kalakalınca, diyecek bir şey de kalmaz.
  • 57/251: Çok enteresan bir durum yılarca bekle, umut et ve seni terk ettiğinde ölümü tattığını zannet, yıllar sonra da adamdan fersah fersah kaç. İnsanın doğasında var bu sanırım,o anın bir kıymeti var, geçtiğinde bir tür soğuma oluyor, acaba tuttuğum yas da böyle mi olacak? Bir gün gelecek, uzaklarda bir anı olarak mı kalacak yitirdiklerim?
  • 83/251:Yaralı bir kadın var benim içimde, tercih edilmeyen, göstere göstere terk edilen ve adeta linç edilen.
  • 83/251: Giderken aldı gitti yanında ona dair ne varsa. Kalan boşluk dolmadı, o boşluğun yarattığı açlığın verdiği iştahı hayat doyuramadı hala bir yanım yok gibi, ama neye yarar.
  • 85/251: Kahveleri içerken Efsun fal baktırmaya gidelim diye tutturdu. Beni bu konuda uyaran Selva Hanım'ın sesi fısıldadı kulağıma: geleceğin sırlarını tanımadığın insanlara teslim etme... Benim içimde geleceğe dair bir istek olmadığından, gitmek ya da gitmemeyi önların seçimine bıraktım.
  • 107/251: İnsan karakteriyle doğuyor, belki de kaderin baştan yazılı olduğu bilgisi doğrudur.
  • 111/251: Bizi hayata dahil eden merak duygumuzdur.
  • 123/251: - 200 milyonda bir olman ilginç gelmiyor da, çarpışmamız mı ilginç geliyor.- Nasıl yani o ne demek anlamadım? - Doğabilmemiz için gerçekleşen olasılık hesaplarından birisi.
  • 124/251: Duyabilmek Derin,en kıymetli öğretendir. Dinlemek bir eylemdir. Adete içinden gelir ve geçer. Tıpkı bir müziğin ritmi gibi içine alabilir hiç fark etttirmeden, bitebilir de. Oysa duymak eylemsizliktir, içine girersin orada olanı fark edersin. Bir müziğin içine girmek gibidir, o sazı çalanla olabilmek, o anda ritme akabilmektir. Bir aktarım vardır. Bir iletim, işte bunun adıdır iletişim. Duymak iletilebilen mesajın okundu bilgisidir.
  • 146/251: Zamanın hızı insanın yaşadıklarına bağlı olabilir mi?Sevgilisini bekleyen kişinin zamanı ile boğulmak üzere olanın zamanı aynı hızla mı akar? Eğer öyleyse, ya da değilse neden zamanı bazen daha hızlı bazen daha yavaş algılarız. Yas tutarken, beklerken, özlerken bir asıra dönüşen dakikalara rağmen, nasıl oluyor da onca yıl yaşananlar sanki birkaç gün önceymiş gibi geliyor?
  • 146/251: Ölümü bile bile yaşamak mı daha ağır, bırakıp gidenin terk edişi mi, bilemedim. Hakkını veremediğimiz zamanlar için midir feryatlarımız, sevgimizi ifade edemediğimiz için mi? Belki de zamandan başkası yalandır. Elimizdeki tek servet olan zamanı fütursuzca harcamanın ağırlığı mı çöker, yoksa mezarlıklar gerçekten ağırlaştırır mı insanı? Ölüm, en büyük düşmanım, yatağımı, yüreğimi soğutan, hayatımı donduran. Sevmekten korkar hale getiren. Ölmek kolay geliyor, asıl yaşamak, zor olan. Bedenimi saran ürperti, soğuktan değil yaşadıklarımın katılaştırdığı yüreğimden geliyor.
  • 150/251:Mehter takımı bile %50 ilerliyor. İki ileri bir geri, ben ise ne ileri ne geri, her seferinde dizlerin üstünde dinlenme stili...
  • 154/251: - Anladığın üzere bu bir yenilenme projesi. Eskinin zarar veren izlerini silerken, özü koruyarak bir tür zamanlama uyumlama yapacağız. Seninle çalışmak istiyorum diğer tüm meziyetlerinin yanı sıra senin ruhunun da buna ihtiyacı olduğunu biliyorum.
  • 177/251: Kalbinden akanlar pek şahane.
  • 178/251: Gözyaşlarımın tuzlu tadıyla beraberdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder